- KALAFAT
- KALAMAR
- KALAMİN
- KALAMİT
- KALANLI
- KALAVRA
- KALAYCI
- KALAYLI
- KALAYSI
- KALECİK
- KALEMİS
- KALEMLİ
- KALESKA
- KALGIMA
- KALHANE
- KALİBRE
- KALİNİS
- KALİNOS
- KALİPSO
- KALKMAK
- KALLAVİ
- KALMALI
- KALOMEL
- KALOTİP
- KALPGÂH
- KALPLIK
- KALPSİZ
- KALPTEN
- KALSEMİ
- KALÇALI
- KALÇETE
- KALIMLI
- KALINCA
- KALINMA
- KALINTI
- KALIPLI
- KALIPÇI
- KALITÇI
- KALITIM
Bazı Kelimelerin Anlamları (Rastgele Seçilenler)
-
KALPTEN
- ► içten
-
KALINTI
- Artıp kalan şey; bakiye
- Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı; harabe
- İz, işaret; tortu
- Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
-
KALANLI
- Bölünenden artanı olmayan
- Bölünenden artanı bulunarak
-
KALPLIK
- ► sahtelik
- İş yapma isteksizliği
-
KALESKA
- Dört tekerlekli, hafif, bir tür gezinti arabası