AĞIZ
- Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ (isim)
- Bu organın dudaklarla beraber dış sınırı (anatomi)
- Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer
- Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı
- Giriş yeri
- ► kavşak
- Kesici aletlerin keskin tarafı
- Üslup, ifade biçimi
- Top, tüfek vb. silahlarda namlunun ucu veya açık olan kısmı
- Belli yerleşim bölgelerine özgü, yazı dili hâline gelmemiş dil; diyalekt: Rumeli ağzı, Konya ağzı, Muğla ağzı, Siverek ağzı vb (dil bilimi)
- Bir bölgenin müzik kültüründe görülen söyleyiş özelliklerinin tümü (müzik)
Birleşik Kelimeler:
ağız ağıza | ağız alışkanlığı | ağız atlası | ağız bağı | ağız birliği | ağız dalaşı | ağız değişikliği | ağız dolusu | ağız kalabalığı | ağız kavafı | ağız kavgası | ağız kokusu | ağız kuşağı | ağız nişanı | ağızotu | ağız şakası | ağız tadı | ağız tatsızlığı | ağız tüfeği | ağız tütünü | ağız ünlüsü | ağız ünsüzü | ağzı açık | ağzı bir | ağzı bozuk | ağzı büyük | ağzı gevşek | ağzı havada | ağzı kalabalık | ağzı kara | ağzı kenetli | ağzı kilitli | ağzı kulaklarında | ağzı pek | ağzı pis | ağzı sıkı | ağzına kadar | açıkağız | bayramlık ağız | çatal ağız | sarıağız | yarım ağız | Acem ağzı | aslanağzı | dört yol ağzı | düşman ağzı | esnaf ağzı | halk ağzı | kapı ağzı | kaynana ağzı | kol ağzı | kurtağzı | külhanbeyi ağzı | küllük ağzı | mide ağzı | şoför ağzı | tavşanağzı | tezgâhtar ağzı | yanardağ ağzı | yavruağzı | yol ağzı | ilk ağızda | yüreği ağzında
AĞIZ
- Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü (isim)